Evcil Hayvan Sahiplenme

Evcil hayvanlar

Doğada besinini ve barınağını kendisi bularak, düşmanlarına karşı kendini savunarak yaşamını ve soyunu sürdüren yabani hayvanların bir bölümü insan eliyle evcilleştirilmiştir, yabani hayvanların evcilleştirmeye başlandığı tarih öncesi devirlere dayanır. Bu hayvanların, doğal çevrelerinde özgür ve yabanıl yaşarken tutsak edilerek insan eliyle bakılıp beslenmeye ve insanla birlikte yaşamaya alıştırılması evcilleştirmenin yalnızca ilk aşamasıdır. Oysa bu uzun sürecin asıl amacı, yabani hayvanları yeni koşullara uyarlayarak insana daha yararlı, örneğin et, süt ya da yumurta verimi daha yüksek, yük ya da binek hayvanı olarak daha dayanıklı, avda iz sürmeye ya da bekçilik etmeye daha yatkın evcil soylar üretmektedir. Bu da yüzyıllarca süren titiz seçme, çaprazlama ve ıslah çalışmalarının bir sonucudur.

İnsanlar yerleşik düzene geçip tarım yapmaya başlamadan çok daha önceleri, yiyeceklerini ve giyeceklerini sağlamak için hayvanlardan yararlanıyorlardı. Başlangıçta, karınlarını doyurmak için çevrelerindeki yabani hayvanları avlamakla yetindiler. Zamanla, bu hayvanları yakalayıp bir yere kapatmanın av peşinde koşmaktan daha güvenilir bir yol olduğunu fark ettiler ve kendilerini en yararlı olabilecek hayvanları evcileştirmeye öğrendiler. Bütün düşmanlarına karşı kendini savunmayı ya da saldırmayı içgüdüleriyle bilen yabani bir hayvanı insanın yakalayıp tutsak etmesi kuşkusuz etmesi kolay olmamıştır. Bu yüzden insanlar büyük olasılıkla yaralı ya da ormanda kaybolmuş genç hayvanları kendilerine alıştırıp beslemekle işe başladılar. Bir süre sonra da hangi hayvanların daha uysal, evcilleştirilmeye daha yatkın ve kendilerine daha yararlı olduğunu öğrendiler. Başlangıçta yalnızca etini yiyebilecekleri hayvanları bakıp besliyorlardı. Atın ve köpeğin evcilleştirilmesi bile böyle başladı.

Ev hayvanları (Bakım)

İnsanların evde hayvan besleme alışkanlığı, yabanıl hayvanlardan bazılarını evcilleştirdikleri tarih öncesi çağlara kadar uzanır. Çünkü insan daha o çağlarda bile etinden, çeşitli ürünlerinden ya da gücünden yararlanmak amacıyla çeşitli hayvanları evcilleştirirken, kendisine kolayca alışan bazı hayvanlara karşı özel bir yakınlık duymuştur. Böylece, başlangıçta yarar üstüne kurulan insan-hayvan ilişkisi giderek karşılıklı sevgi ve dostluk bağlarıyla güçlenmiş, insan bazı hayvanları hiçbir çıkar gözetmeksizin, yalnızca hoşlandığı için evinde beslemeye başlamıştır. Hayvancılıkta geçinen ilk toplumlardan bu yana inek, at, koyun gibi hayvanların yavrulaması insanı aileye yeni bir birey katılmışçasına sevindirir. Özellikle çocuklar bu sevimli tay, buzağı ve kuzulara gerçek bir sevgiyle bağlanırlar. Ama kuşkusuz her evcil hayvan evde beslenemez. Öte yandan bazı insanlar aslan, kaplan, jaguar gibi yırtıcı hayvanları daha yavruyken kendilerine alıştırıp evlerinde besleseler bile, bu hayvanlar doğal yabanıl özeliklerini yitirmedikleri için hiçbir zaman evcil hayvan sayılamaz. Evde insan eliyle beslenmeye alışmış bir aslan serbest bırakıldığında kolayca yabanıl yaşamına dönebilir ve aynı yırtıcılıkla av peşinde koşmaya başlar. Oysa evde bakılıp beslenen gerçek ev hayvanları yabanıl atalarının yaptığı gibi kendi başlarına yiyecek, içecek ve barınak bulamazlar. Çok eski çağlarda evcilleştirilmiş türlerin soyundan gelen yabani yaşamın kurallarını bilmeyen bu hayvanları sahiplerinin besleyip koruması gerekir.Bugün ev hayvanlarının bakımı için geçerli olan birkaç temel kural vardır. Bunlardan ilki hayvanları gerekli ve yeterli yiyeceklere, ama aşırılığa kaçmadan düzenli olarak beslemektir. İkincisi temiz içme sularının hiçbir zaman eksik etmemek, üçüncüsü de yaşadıkları yerlerin yeterince geniş, havalandırılmış ve temiz olmasına özen göstermektir. Dördüncü kural, hayvanların dolaşmak, koşmak ya da uçmak gibi doğal hareket yeteneklerini yitirmemeleri için gerekli koşulları sağlamaktır. Bu arada bakıcılara düşen en önemli görevlerden biri kuşkusuz hayvanların vücut temizliğine ve sağlığına titizlik göstermek, gerektiğinde aşılarını yaptırmak ve hastalandıklarında bir veterinere götürmektir.

Köpek

Köpek yavrularının katı yiyeceklere yavaş yavaş alıştırılması gerekir. Birkaç aylık olduğunda annesinden ayrılarak eve alınan yavrular günde üç öğün süt içmeli ve ıslatılmış bisküvi ya da yulaf unu lapası gibi yumuşak yiyeceklerle beslenmelidir. İki aylık bir köpek yavrusunu kıyma ya da küçük küçük doğranmış et de verilebilir. Yetişkin köpekler için günde iki öğün yemek yeterlidir: Sabahları kuru köpek bisküvileriyle yapılan hafif bir kahvaltı, akşamları da pişirilmiş taze eti bisküvi, ekmek, makarna ya da pilavla karıştırılarak hazırlanan asıl et yemeği ya da bir kutu hazır köpek maması. Ara sıra et yerine haşlanmış taze balık vermekte yarar vardır. Hatta köpeklerin çoğu çeşitli sebzeler katılarak pişirilmiş yemekleri de severek yer. Köpeklere, özellikle yavrulara, kemirmeleri için iri bir kemik vermek çok yararlıdır. Ama balık kılçığı ya da tavuk kemiği gibi kolayca kırılıp parçalanarak hayvanın gırtlağına bata bilecek ince kemiklerden sakınmak gerekir. Köpeğin her susadığında içebilmesi için genişçe bir kapta her zaman temiz içme suyu bulundurmaya da özen gösterilmelidir. Küçük köpekler bir kutunun ya da sepetin içince uyuyabilirler; iri köpekler için de uygun bir yere sık sık yıkanan temiz bir battaniye serilmelidir. Eğer köpek evin dışındaki bir kulübede bakılıyorsa, kulübenin her zaman temiz ve kuru olması, içine döşenen samandan yatağının sık sık değiştirilmesi gerekir. Evde bakılan köpeklerin her zaman gün bol bol hareket edebilmesi için düzenli olarak dolaştırılması, serbestçe koşup oynayabilcekleri yerlere götürülmesi çok önemlidir. Ama ne olursa olsun bir köpek hiçbir zaman bağlı bırakılmamalıdır. Eğer bir bekçi köpeğinin bağlanması gerekiyorsa, iki direk ya da çubuğun arasına bir tel gerip, zincirini bir halkaya bu tele tutturarak hayvanın sağa sola serbestçe hareket edebilmesine olanak sağlanmalıdır. Köpeklerin tüylerinin her gün fırçalanması, uzun tüylü köpeklerin tüylerinin ayrıca taranması gerekir. Köpekler ılık suda ve özel köpek sabunları ya da şampuanlarıyla düzenli aralıklı yıkanmalıdır. Kırlık yerlerde yaşayan uzun tüylu köpeklerin tüylerine takılan dikenli tohumları ve otları da ayıklamak gerekir. Hayvanı rahatsız eden pire ve kene gibi dış asalakların ya da sağlığını bozan bağırsak solucanları gibi dış iç asalakların bulaşmasını önlemek çok önemlidir. Köpeğin kaybolma olasılığına karşı en iyi önlem, hayvanın tasmasına sahibin adı ve adresi yazılı bir kimlik takmaktır.

Kedi

Kediler de köpekler gibi günde iki kez ve olabildiğince çeşitli yiyeceklerle beslenmelidir. En iyisi yağsız çiğ kıyma, çiğ ya da pişmiş akciğer ile karaciğer ve pişmiş balıktır.Kediler genellikle köpeklerden daha çok yemek seçerler; ama yavru kediler çok değişik yiyecekleri severek yemeye alıştırılabilir. Özellikle yemeklerinde ara sıra çeşitli yeşil sebzeler katmak yararlı olur. Yalnız patates gibi nişastalı besinler kediler için iyi değildir; tavuk kemikleri ile balık kılçıkları da hayvanın boğazına batabilceği için tehlikelidir. Kediler içinde de küçük bir kapta her zaman temiz içme suyu bulundurmak ve suyu sık sık tazelemek gerekir. Bütün kediler sütten hoşlanmaz. Annelerinden beş ya da altı haftalıkken ayrılan yavru kediler katı yiyeceklere yavaş yavaş alıştırmalı ve başlangıçta günde üç-dört öğün yemek verilmelidir. Evin içinde ılık ve rüzgârsız bir yere yerleştirilen yayvan bir sepet ya da yan yatırılmış kapaksız bir kutu kediler için uygun bir yataktır. Bu yatağı döşemeden yüksekçe bir yere koymak ve içine birkaç kat gazete kâğıdı serdikten sonra üstüne yıkanabilir kumaşla kaplanmış yumuşak bir yastık yerleştirmek en iyisidir. Kediler temiz hayvanlardır; bir kutu içine temiz kuru toprak ya da kum doldurulup bırakırsanız dışkılarıyla evin içini kirletmezler. Üstelik kediler sürekli yalanarak tüylerini de temiz tutarlar, yalnız yavru kediler bunu beceremedikleri için, asit borikli (borik asit) ılık suya batırılmış bir pamuk parçasıyla hayvanın ağız, bururn ve göz çevresindeki kirleri hafifçe silmek gerekebilir.

Tavşan

Evde beslenen sevimli tavşanlar aslında doğada yaşarken ekinlere ve ormanlara büyük zarar veren yabani ada tavşanlarının evcil soylarıdır. Örneğin pamuk gibi bembeyaz, yumuşacık tüylü Ankara tavşanı da evcil bir ada tavşanıdır. Tavşanların sağlıklı gelişmesi için, pişmiş patates, yonca, ekmek artıkları, karnabahar yaprakları, marul, karahindiba, taze otlar, maydanoz, kereviz dalları, havuç ve şalgam gibi çeşitli yiyecekler arasından seçilmis iki öğün yemek vermek gerekir. Bu sebzeler iyice ezilmiş, nerdeyse katı bir lapa halinde olmalıdır. Tavşanlarınıza asla soğan, çiğ patates, ravent, yüksükotu, sardunya, kasımpatı, kurtbağrı ve yaz kış yeşil kalan çalı ya da ağaççikların yapraklarından vermeyin. Bir tavşan kafesinin uzunluğu hayvanın uzunluğunun en az dört katı, yüksekliğide üç katı olmalıdır.

Menü